İpeğin Tarihi
Günümüzün en kıymetli bir dokuma maddesi olan ipeğin ilginç bir tarihi vardır. İpek böceğinin anavatanı Çin'dir. Rivayete göre M.Ö. 2600’lerde hüküm süren Çin İmparatoru Hoang-Ti zamanında saray bahçesinde bir tırtılın dut yaprağı yediği ve ardından da kendi kozasını ördüğü gözlenir.
Bu durum dönemin İmparator’unun dikkatini çeker, bu kurdun hayatının daha yakından incelenmesini emreder ve bu görevi, eşi Kraliçe She-Ling-She'ye verir. Kraliçe uzun zaman yaptığı tetkikler neticesinde bu kozadan ipek çekilebileceğini ve bunun da dokumacılıkta kullanılabileceğini tespit eder. Bu nedenle ipekçilik tarihinde She-Ling-She bir ipek ilâhesi olarak bilinmektedir.
Çin, bu değerli hazineyi kaybetmemek için yüzyılllar boyunca birçok katı kurallar uygulamıştır. Bu sanatın ülke dışına çıkmasına göz yuman ya da yardım edenler bir dönem ölümle cezalandırılmıştır.
İpeğin Anadolu'ya gelişi Bizans İmparatoru Justinien (527-565)’le gerçekleşir. Bu dönemde Hint ve İranlı tüccarlar tarafından Batı'ya doğru yol alan ipek sayesinde Constantinopolis'te ileri düzeyde ipek dokumacılığı görülür.
İpek, Anadolu üzerinden Avrupa'ya ulaşmış ve önemli bir ticaret ürünü olmuştur.
İpek endüstrisi, eski çağlardan beri pekçok Milletin hayatında çok önemli bir yer tutmuştur. Uzak Doğu’dan gelen ipek ve baharat, Batı dünyası için, uluslararası ilişkilerde önemli bir yol oynamıştır.
İpek, ayrıca Doğu kültürünün Batı tarafından tanınmasını da sağlamıştır. Doğu’nun ipeği ile baharatının kervanlarla batıya taşınması, Çin’den Avrupa’ya ulaşan ticaret yollarını oluşturmuştur. Halen dünyadaki ipek üretiminin yarısından fazlası Çin tarafından karşılanmaktadır.
* 10kg dut yaprağı 500 ipek böceğini doyurabilmektedir.
* 500 ipek böceği sadece 1kg. koza üretmektedir.
* 1kg. koza'dan 150gr saf ipek elde edilebilmektedir.
* 150gr. saf ipek'ten 1.8m2 saf ipek kumaş üretilebilmektedir
Yorum Bırak